KAN
Midraş’a göre, insanoğlu
Tufan’a kadar vejetaryendi ve sadece bitkilerle besleniyordu.
Tufan’dan önce, Tanrı Noah’tan gemiye hayvanlar almasını
söylediği zaman, “temiz” ve “temiz olmayan” hayvanlardan
bahsederek, Tufan’ın ardından hayvanların da yenebileceği
konusunda bir ipucu vermiştir. Gerçekten de, Tufan bitip, Noah
gemiden çıktıktan sonra şu pasuk göze çarpar:
“Canlı olan her hareketli
(şey) sizin için yiyecek olacak; hepsini size yeşil otlar
gibi verdim.” (Bereşit 9:3)
Bu cümlenin ardından ilk
Kaşerut kuralı verilmektedir:
“Ancak, eti canı (olan) kanı
ile yemeyin.” (Bereşit 9:4)
Raşi, bu cümleden iki
tane kural çıktığını belirtir. Bunlardan bir tanesi “Ever
Min Ahay” yasağıdır. Bu, canlı bir hayvanın herhangi
bir organını keserek yemeyi yasaklamaktadır. Bir hayvanın
etinin yenmesi için, önce öldürülmesi gerekir. Daha da
önemlisi bu yasak, “Şeva Mitsvot Şel Bene Noah –
Noah’ın Oğulları İçin Yedi Mitsva”ya dahildir ve sadece
Yahudiler için değil, tüm insanlık için geçerlidir.
İkinci kural ise, kan yememek
üzerinedir. Tora “çünkü kan, candır; ve eti canla beraber
yemeyeceksiniz” (Devarim 12:23) diyerek, etin yenmeden
önce, kanından arındırılması gerektiğini önemle
belirtmektedir.
* * *
Kanla ilgili kurallardan bir
tanesi yumurtalarda ortaya çıkar. Bazı yumurtaların içinde,
yoğunlaşmış kan parçacıklarına rastlanır. Bu yumurtalar
yenmemelidir. Dolayısıyla yemeklere yumurta katılmadan önce,
bu yumurtaların ayrı bir kapta kontrol edilmesi gerekir. Kan
lekesine rastlanan yumurta atılmalıdır. Haşlanmış yumurta
yenirken beyazın her tarafı kontrol edilemeyeceğinden ve
yumurtaların çoğunluğunun kan lekesine sahip olmadığından yola
çıkılarak, detaylı kontrola gerek yoktur. Yine de kana
rastlandığı takdirde yumurta yenmemelidir.
|